2 Aralık 2009 Çarşamba

Farklı değiliz ve geçmiş üzerine

Aklıma çok garip bişey geldi paylaşmak istedim. Marie Curie, radyoaktif bir elemen olan radyum üzerinde o kadar çok çalışmış ki sonunda şimdiler kanser tedavisinde kullanılan radyoterapinin bulunmasına öncülük edecek şey yüzünden ne yazık ki ölmüş. Hayat ne kadar da komik? Bazıları trajik de diyebilirler ancak hayat ın, önceki bir yazımda da bahsettiğim gibi döngüsel olduğuna inandığımdan, ölen de yok benim için kalan da ama işte form değişir, o ayrı konu.

Neden bundan bahsettim şimdi. Bir kaç gündür aklımda sürekli bir bulur olarak dolaşıyor: "Cihan! Giderek eleştirdiğin kişilere benziyorsun! Ya eleştirme ya gözlemlemeyi bırak!" Garip bir şekilde de olsa eleştirmeyi bıraktım. En nihayetinde herşeyin bir nedeni var ve biz insanlar (ne yazık ki!) büyük resmin tamamını bir anda göremiyoruz. Görmek istediğimiz resimler olursa da o kişilerle tanışıp münasebetimizi ilerletiyoruz ki hala bazı yerler anlaşılamaz bir biçimde flu kalıyor. Eh, madem önünü sonunu bilemiyorsun işin kolayına kaçma be cihan! Ona emo, buna metalci, öbürküsüne sosyalist, diğerine zavallı diyerek; insanları belirli kalıplara oturtup bunlara göre güvenli bir ilişki portföyü oluşturma kendince. (Giderek hippi oluyorum bee biri beni kurtarsın. bkz."yargılanmak istemiyorsan yargılama"). Neyse sonuçta insanları yargılamaktan vazgeçip "acaba neden böyle olmuş? Yarın benim olmayacağımı kim garanti edebilir ki?" gibi şeyler mırıldanmaya başladım sessizce.

Gene dağıldım özür dilerim ama işte benden haber alıyorsunuz diye bakalım olaya :)

Dün gece ve bu gece okuduğum yazılar (ki sevdiğim ve düşüncelerine değer verdiğim, yakınım, iki insana aittirler) bana farkettirdiler ki "giderek ""onlara(!)"" benziyoruz". Demek ki sadece ben böyle düşünmüyor muşum deyip rahatladım. Dedim ya hayat çok komik! Gerçekten! Bugün burda bir grup insanı eleştiriyorum, keşke şöyle olsa diyorum sanki tanrı da blogumu takip ediyormuşçasına ertesi gün çat diye benzer bir olay çıkıyor karşıma. Psikologlar buna algıda seçicilik mi diyorlardı ne? Biz kendi aramızda algıda sıçıcılık diyoruz çünkü o an herşeyi (önceki yazdıklarınızı, düşünüp yazmadıklarınızı, geçmişi, geleceği, onu, bunu, kendini, bülent ortaçgil şarkışlarını...) düşünmeyi başlatan bir çark harekete geçiyor sanki.... Uzun süre susuyorum, düşünüyorum, tartıyorum, nedenlerini, sonuçlarını, nasıllarını... Sonunda şükür, bir sonuca varıyorum. Bazen büyük bir lanet olabileceği gibi bazı bazı da büyük bir nimetmiş düşünmek. Hiç yoktan bireysel olarak bir fark yaratıyor düşünen insan. Ama sancılı bir süreç, ama insanı delilik sınırlarına, isyan koylarına sürüklese de... Düşün kardeşim düşün! Çok düşün, az düşün ama düşün. Şu karmaşık dünyada, belki de ölüm döşeğinde, istersen "Tamamdır! Hayatın sırrı 42!" diye çık (bkz. bağlantı) ama bir basamak ol ardındaki, bir basamak ol ardındakiyle önündeki arasında. Belki (büyük ihtimalle) çok kişi anlamayacak seni, bazıları çiğ (!?) bulacaklar düşüncelerini belki (sanki herşeyi bilirlermişçesine...) ama bugün düşünmezsen yarın fikirlerin olmayacak, haliyle bunların değeri ve önem verekn kişiler de.

Bugün bir dostumun benim merak ettiğim bir soruya (ki umutsuzluğa kapılmıştım, itiraf ediyorum :] ) verdiği bir cevabın bir kısmını paylaşmak istiyorum, çünkü bana umut verdi belki size de verir. İznine ve samimiyetine güvenerek, işte:

"....
farkındalık...
evet tam olarak bu noktadan başlamak istiyorum. biliyoruz, bilmenin ötesinde anlamaya, çözmeye çalışıyoruz, ama eylemsizce. sıkıntı bu noktada. eylem dediğinde her şeyin anarşi ya da bir şekilde ideolojik olarak algılandığı bir toplumdayız. ama en azından farkındayız deyip yatmayacağız ki,birikip biraz kalabalıklaşacağız belki..."

Kulakları çınlasın, haklılık payı var. Kar tanesi dağdan inerken başka yerleri görmek isteyen kar taneciklerini de yanına alır, alır alır da sonra biz ona çığ deriz ya, bu da onun gibi. Sen orda düşün, ben burda düşüneyim, istersen birbirimizi hiç tanımayalım canım kardeşim ama bir noktada buluşacağız. Bir eylem olacak ve sanki dün haberleşmişçesine biz de bu eylemin otomatikman bir parçası olacağız... O zamana kadar düşün, yaşa ve izle...


Son olarak da o dostum kendini bilecek: Unutmazlar canım benim! Ben hiç unutmadım birinciden sonuncuya kadar, sen de hep hatırladın. Belki iki kişi genelleme için çok az diyebilirsin fakat sen de ben de kendimizden birşeyler bulduklarımızda durduk, özü kaybedince gittik, gittiler ama demek ki benzeşiyormuşuz ki en az bir sayfada da onların adı olmuş bu hayatta demek ki onlar da hala hatırlarlar. Bazılarının sert kabukları olur dışa vurmazlar, bazıları hayata o kadar kapılmışlardır ki hatırlamaya zamanları kalmaz ama iddia ediyorum yeteri kadar şarapla geçmişlerindeki herşey (mutluluk, pişmanlık, öfke, nefret) bir anda gelip düşüncelerini istila ediyordur. İlişkiler asla bitmez, bir yerde başlamıştır, görmezsin, konuşmazsın ama.... neyse spoiler vermeyeyim ama hayat çok komik inan bana. (Bana da iyi geldi bu son paragraf laf aramızda, sen sahiplenmezsen ben kendime yazdım derim rahat rahat :] )

Yarın hayatın komikliklerini farkedip acıya gülme olgunluğunu göstermeniz dileğimle. Şimdiki en iyi dileğim bu olabilir herhalde.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder