13 Kasım 2009 Cuma

Hayat nasıl bir şey ki?

Uzun zamandır düşünmeteyim. "Hayat nasıl bir şey ki?" diye.

Hep günü birlik cevaplar buldum bu soruya. Bir gün hayat çözülmesi gereken büyük bir bulmaca, diğer bir gün tanrının kahve kupasındaki dünya ve kahve kupamın içindeki atomlar sandığım dünya, başka bir gün bir hata, öteki gün ise büyük bir planın parçası.... Liste böyle uzayıp gidiyor.

Son geldiğim nokta mı nedir?



"Hayat döngüseldir!" bir anlamda da değil, her anlamda döngüseldir! Örneğin sağdaki şu imgeye bir göz atın:

Bilenler bilirler bu bir celtic knot (ya da türkçe değimiyle kelt düğümü) Çok az kişiye tanıdık gelir ancak yıllardır gördükleri bir sembolle hemen hemen aynı anlamları taşımaktadır (veya öyle yorumlanabilir, sonuç olarak yapanlar farklı, inançları, hayata bakışları, belki de bu yüzden imâ etmek istedikleri şey farklıdır). O sembol ise şudur:



Çoğumuzun sonsuz, sonsuzluk sembolü diye bildikleri simge. İki simgeye de dikkat ederseniz (özellikle kelt düğümü) öyle değilmiş gibi görünmesine rağmen sadece ve sadece tek çizgiden oluşmuştur.

Önceleri doğrusal, çizgisel olarak düşündüğüm hayat sonraları inişleri ve çıkışları olan bir sinüs eğrisine dönüştü fikirlerimde (bilmeyen ve bilmek zorunda olmayan şanslı kesim için bir sinüs eğrisi basitçe uzunca bir ipi, halatı ya da hortumu bir ucundan şiddetlice salladığınızda oluşan dalgalar olarak düşünülebilir). Sonraları bu da hayatı tanımlamama yetmedi ve şiddeti değişken bir sinüs eğrisi daha çok uydu hayata (en azından benim hayatıma). Yani iniş ve çıkış miktarları farklı farklı olabiliyordu.

Şimdi bulunduğum noktada ise hayat bir kelt düğümüne benziyor. Yani düzlükleri, dönemeçleri, inişleri ve çıkışları var. Gözünüzle bir takip edin bakalım; tıpkı hayatınızı takip edebildiğinizi sandığınız gibi. Eğer yeterince labirent çözmüşseniz bu biraz daha kolay ve takip ettiğiniz çizgiyi kaybetmeden sonuna (!?) kadar gidebildiyseniz ne farkettiniz? Bir sonu yok. Gelebileceğiniz en uzak nokta (eğer bulunduğunuz noktadan bir daha geçmezseniz) sadece başlangıç noktanızdan bir önceki adımdır.

Peki bu yolda ne oldu? Geçtiğiniz yerlerin yakınlarından başka zamanlarda tekrar geçmek zorunda kaldınız. Rahatça takip edebildiğiniz düz yerler o kadar çabuk geçti ki belki de farketmediniz veya "biraz önce rahattı ama şimdi epey karmaşık" gibi düşünceleriniz oldu. Hatıralar hatırladınız, belki özlem duydunuz, atlattığınız için sevindiğiniz çizgilerin altından-üstünden geçtiniz.... ama nereye gidip gidip nereye geldi(k)(niz)? Başladığınız noktaya veya bir adım öncesine.

Şimdi daha bu kolay anlaşılır kısmıydı: 2 Boyutlu, tepeden görünümlü, gidilecek yönü belli olan tek ama sadece tek bir kişinin hayatıydı. Olsa olsa belki bir budist rahibinin bu kadar sade, kolay (!?) bir hayatı olabilir sanırım.

Peki her tanıştığınız kişinin de buna benzer bir düğümü olduğunu farkettiğinizde ne oluyor? Düşünsenize bi, öyle iç içe geçiyor ki bu düğümler birbirlerinden ayırmak imkansız. Bir düğüm olarak anılmasına rağmen hiçbir bağlantı noktası yok. Ayırmanın tek yöntemiyse en az bir tanesini bir noktadan kesmek ve diğerinin içinden çekip çıkartıp sonra ilk haline benzer bir şekle gelmesini beklemek!

Bu düğümler gözlemlediğim kadarıyla çok da hassaslar laf aramızda. Birini diğerinin içinden çekerken ikisine de zarar vermemek, formunu bozmamak, iz bırakmamak imkansız!

Basitleştirirsek şunun gibi bir dögü çıkıyor: "Kim ne olmak ister?" örneği:

Balıkçı -> Tekne sahibi -> Filo sahibi -> Balık üreticisi fabrikatör -> Bu Şirketin Patronu -> CEO'su -> Balıkçı ama daha az hırslı bir balıkçı.

İşte en basitinden başlangıçtan bir önceki adıma dönmedi mi yukarıdaki örnek?

Özetle: (şimdilik) "Hayat sadece başlangıçtan bir önceki adıma yapılan uzuun ve mutlulukla hüzün dolu bir yolculuktur..."

Sevgilerimle....

Not: Fikirlerinizi belirtirseniz yayınlamaktan ve tartışmaktan mutluluk duyarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder